26 Mart 2013 Salı

Elmalı Kek

Elma, gülgiller familyasından kültürü yapılan bir meyve türüdür.
Eski Türkçe'de "alma" diye bilinen adının, meyvenin rengi olan "al" (kırmızı)'dan geldiği bilinmektedir. Elmanın ilk olarak Kuzey Anadolu'da, Güney Kafkaslar, Rusya'nın güneybatısında kalan bölgeler ve Orta Asya (Kazakistan'ın doğusu) dolaylarında ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tür, bütün dünyaya Orta Asya'dan yayılmıştır. Besin değeri çok yüksek olan bir meyvesi vardır. Tarih boyunca kültür çalışmalarıyla 1000 farklı elma çeşidi üretildiği tahmin edilmektedir.
 
 
Elma enerji kaynağıdır. Elmanın verdiği enerji 100 gramda 54 kaloridir. Bu enerji yağdan değil, meyve şekeri ve organizma tarafından ağır olarak sindirilen şekerden gelmektedir. Bu veriler ve genel anlamıyla elmanın besleyici özelliği, bu meyveyi özellikle spor yapanlar için vazgeçilmez yapar. Gerçekten de fiziksel aktiviteler çerçevesinde elmanın içeriğindekiler spor öncesinde, sırasında ve sonrasında organizma üzerinde pozitif etkiler yaratır:
1. Spor öncesinde tüketildiğinde; enerji verir.
2. Spor sırasında tüketildiğinde; organizmaya çeşitli mineral ve vitaminler yükler.
3. Spor sonrasında tüketildiğinde; %85 oranındaki su içeriğiyle organizmanın ihtiyacı olan suyu tamamlayarak toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır.
Bu kadar faydalı ve lezzetli olan elmaya tarçın ve ceviz çok yakışıyor ve ayrı bir lezzet katıyor.. Elmayı bu kadar anlattıktan sonra çok lezzetli bir elmalı kek tarifi paylaşmak istiyorum.Hafta sonu kardeşim için yapmıştım.

MALZEMELER
ÜSTÜ İÇİN
100 g un
80 g pudra şekeri
1 tepeleme tatlı kaşığı tarçın
85 g tereyağ
Kıtır Kaplamayı yapmak için, un,şeker ve tarçını bir kasede karıştırıp,tereyağını da ekleyip parmakuçlarınız ile gevriek birhamur oluşturun.Streç filme sarıp 30 dakika buzdolabında bekletin.

HAMURU
225 g tereyağ oda sıcaklığında
225 g kahverengi şeker
1 limon kabuğu rendesi
4 yumurta çırpılmış
225 g un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
3 yemek kaşığı soğuk süt
1 iri yeşil starking elma soyulup ince dilimlenmiş
1 tatlı kaşığı tarçın
1 avuç ceviz

Kalıbı yağlayın dibine mutlaka yağlı kağıt kaplayın.
Tereyağ ve  şekeri mikserle krema kıvamına gelene kadar iyice çırpın. Limon kabuklarını ve yumurtayı ekleyerek çırpmaya devam edin. Elekten geçirilmiş ve kabartma tozu ile vanilya eklenmiş unu ekleyin. En son 3 yemek kaşığı sütü de ekleyip dikkatlice karıştırın.

Hamuru kek kalıbına yayıp, yüzeyini spatula ile düzeltin.
Elmaları hamurun üzerine dizin.
Üzerine tarçın ve ceviz ekleyin.


 Buzdolabında beklettiğiniz kıtır kaplamayı rendenin iri tarafıyla rendeleyip,elmaların üzerine eşit bir şekilde yayın.



Isıtılmış 190 derecelik fırında 45-50 dakika pişirin


Piştiğinden emin olmak için kekin ortasına kürdan batırıp kontrol edin. Eğer kürdana hamur yapışmıyorsapişmiş demektir.

Keki iyice soğuduktan sonra kalıptan çıkarınız yoksa kekiniz dağılabilir. Yanında vanilyalı dondurma ile servis yaparsanız tadına doyum olmaz.



 Afiyet olsun.


25 Mart 2013 Pazartesi

Pizzaaa

Pizzanın tarihçesi ile ilgili değişik söylenceler bulunmaktadır.

Pizzayı savaş zamanında İtalyan kadınlar yokluk yüzünden bir hamur üzerine buldukları malzemeleri koyarak buldukları İtalyan kökenli bir hamur işi yemeğidir diye biliyorduk ama geçen gün gazetede okudum; Dünyaca ünlü İtalyan Şef Toni Cafarelli, "Pizza ve spagetti ne İtalyan ne de Türk yemeğidir. Bu iki yemek, ilk kez Çin'de yapılarak buradan dünyaya yayılmıştır." demiş.

Başka bir söylence ise Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul`u fethettikten sonra, devam ettiği seferlerinde İtalyanların pideden esinlendikleridir.

Pizzaya ün kazandıran ise 1889’da, Napolili Pizza ustası Rafaele Esposito’nun oğlu Enrico Brandi ile birlikte İtalya Kralı 1. Umberto’ya üç değişik pizza hazırlayıp sunması olmuş. Tarihi kayıtlara göre Esposito’nun “Pietro” isimli pizza fırını, İtalya Kralı 1. Umberto’nun sarayı Palazzo di Capodimente ile komşudur. İtalya'nın genç kralı ise Pantkot Yortusu için Kraliçe Margherita ile birlikte sarayında dinlenmektedir. Kraliçeyi memnun etmek için her türlü hazırlığı yapan aşçılar bir tek pizzayı unutur. Ancak, aksilik bu ya kraliçenin canı pizza çekince, hemen Esposito’ya sipariş verilir ve üç farklı pizza hazırlaması emredilir. Esposito, oğlu Brandi ile birlikte üç farklı reçetedeki pizzaları hazırlar ve kraliçeye sunar. Bir tanesini çiroza benzer balıklarla hazırlanmıştır ve ismi “Pizza alla Marinara”dır, ikinci pizza sadece zeytinyağı ve peynirle hazırlanmıştır ve ismi “Mastunicola”dır ve son olarak üçüncü pizza domates, mozzarella peyniri ve fesleğenle süslenmiştir ve ismi de kraliçenin adına ithafen “Pizza Margherita”dır.

Kraliçe, belki pizzanın renkleri İtalya’nın renklerine uyduğu , belki de gerçekten tadını çok sevdiği için Pizza Margherita’yı çok sever. Aynı akşam, kraliçenin habercileri Esposito’ya kraliyet usta aşçısından bir teşekkür mektubu iletir ve Napoli sokakları, bu hikâye ile çalkalanmaya, herkes kraliçenin pizzasından tatmak istemeye başlar. O güne ilişkin bir başka efsane ise, Pizza Margherita ismiyle ilgili olarak, heyecandan dili tutulan Esposito’nun pizzanın gerçek ismini hatırlayamadığını ve o anda mahcup olmamak için hemen kraliçenin adını söylediğini de aktarıyor.

Anlatılanlar bir efsane olarak görülse de son derece gerçek. Öyle ki bahsi geçen teşekkür mektubu bugünkü adı “Pizzeria Brandi” olan pizza dükkânının camında sergilenmektedir. Aynı dükkânın duvarındaki bir panoda ise “Pizza Margherita yüz yıl önce burada doğdu” yazımaktadır. Günümüz gastronomi uzmanlarına göre ise fesleğen, domates ve peyniri bir arada kullanan ilk usta elbette Esposito değil. Buluşun ilk kim tarafından ve ne zaman gerçekleştirildiği tam olarak bilinemese de bu üçlünün Napolili aşçılar tarafından uzun süredir bilindiği ve bir arada kullanıldığı da bir gerçek. Uzmanlar, bir ihtimalle bu reçetenin antik pitaya kadar uzanabileceğini söylemektedir.

Pizzanın üstüne birçok malzeme konulabilir. Kaşar peyniri, sosis, domates, salam, biber, zeytin, mısır gibi ana malzeler dışında birçok değişik malzemenin konulduğu pizzalar da bulunmaktadır. Özellikle anavatanı olan İtalya'da ve ABD'de birçok pizza türü geliştirilmiştir. Dünyanın birçok yerinde pizza evlere servis edildiği için tüketimi oldukça yüksektir.

Pizzanın üzerine neler neler konulabilir?
Mozzarella Peyniri, Beyaz Peynir, Dil Peyniri, Acı Biber, Mısır, Yeşil biber, Soğan, Siyah Zeytin, Yeşil Zeytin, Mantar, Baharatlı Kıyma, Fesleğen, Ispanak, Enginar, Brokoli, Domates, Pastırma, Sosis, Salam, Dana Jambon, Sucuk, Köz Kırmızı Biber, Kekik, Sarımsak, Ton Balığı, Ançuez bunlardan bir kaçıdır.

Gelelim nasıl yapıldığına;

HAMURU
2 su (500 g) bardağı un
1/2 paket kuru maya
1 su bardağı su
tuz
1 tatlı kaşığı bal veya 1 tutam toz şeker
30 ml zeytinyağ
1 yemek kaşığı kekik

2 su bardağı un, tuz elenir. 1 bardak su, 1/2 paket maya 1 tatlı kaşığı bal karıştırılır. Maya köpürünce una ilave edilir. Hamur güzelce yoğurulur. 1 saat dinlendirildikten sonra zeytin yağı ve kekik ilave edilerek tekrar yoğurulur. 15-20 dk dinlendirilir ve açılarak yağlanmış tepsiye yayılır.

ÜST HARCI
1 kg domates (Tat domates püresini de kullanabilirsiniz 200 cc lik paketlerinden)
2 iri diş sarımsak
1 kaşık zeytinyağı
tuz
kekik
200 g dil peyniri ya da taze kaşar
3 küçük sosis
1 çay bardağı doğranmış zeytin
1 çay bardağı doğranmış mantar,
1 kırmızı kapya biber halka doğranış
1 kuru soğan halka doğranmış
isteğe bağlı sucuk, salam vb..

Domatesleri rendeleyin ya da kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın. Sarımsakları rendeleyin. Domateslere sarımsak, tuz,  zeytinyağı ve kekik ekleyerek iyice suyunu çektirin. Soğutun. Eğer hazır domates püresi kullanacaksanız 200 cclik küçük paket yeterlidir. Hamurun üzerine domates püresini bir kaşık yardımıyla yayın. üzerine rendelenmiş sarımsak, tuz ve kekik serpin.

Üzerine peynirin bir kısmını serpin. Peynirin üzerine; sosis, zeytin, sucuk, mantar, biber, vb. serpip en üste kalan peyniri de koyduktan sonra 200 derece fırında 25 ile 30 dakika arasında pişirip afiyetle yiyiniz.

Pizzanız piştikten sonra üzerine acı biberli zeytinyağı ve parmesan ekleyip yerseniz çok lezzetli olur.

Afiyet olsun.









18 Mart 2013 Pazartesi

Zeytinyağlı Sebze Dizme

İnsanlığa dair en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür zeytin ağacı. Hiçbir ağaç insanlık tarafından onun kadar kutsal kabul edilmemiş hiç bir ağacın üstüne bu kadar çok efsane yaratılmamıştır.

Nuh Tufanı’nda ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, ümidin ve barışın simgesidir. Zeytin ağacı ise tufanın yok edici gücüne rağmen direnen ölümsüzlüğün. 

Eski Ahit’te refahın ve bolluğun sembolü olarak betimlenir zeytin ağacı. Bilinen tüm kutsal kitaplarda kutsallığın, bereketin adaletin, sağlığın gururun zaferin, refahın, bilgeliğin aklın arınmanın ve yeniden doğuşun kısaca insanlığa dair önemli değerlerin sembolüdür. Hakimler Kitabı’nda geçen bir öyküde ağaçlar ona,
Bize kral ol der. Roma’nın efsanevi kurucuları Romus ve Romulus bir zeytin ağacı'nın gölgesinde dünyaya gelir. Yunan mitolojisine göre barış bereket ve sanatın temsilcisi Tanrıça Athena’nın insanoğluna armağanıdır. Antik Yunanlılara göre, onun altında doğmuş olmak, kutsal bir aileden gelmenin en önemli işaretidir. Homeros, zeytinyağını sıvı altın diye tanımlar.
 
Türkiye bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleriyle İtalya İspanya, Yunanistan ve Tunus gibi diğer Akdeniz ülkeleriyle birlikte dünyanın önde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticilerindendir.
Ülkemizde Ege’ de Ayvalık Edremit çeşidi yağlık zeytinlerin yetiştirildiği Edremit Körfezinden İzmir’in kuzeyinde Çandarlı ya kadar Aydın Memecik çeşidi yağlık zeytinlerin yetiştirildiği Aydın’dan Muğlaya kadar yayılan bölgede elde edilen zeytinyağı, zeytin çeşidine bağlı olarak aroması, lezzeti ve kokusu ile farklılık göstermekte ve çok rağbet görmektedir.

Ülkemizin naturel zeytinyağlarının % 98 i bu bölgeden elde edilir. Ancak Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu’ nun zeytinyağları da kendine has özellikleriyle dikkat çeker. Kaliteli natürel zeytinyağı üretiminde birçok ideal koşulun bir arada bulunması gerekir. Naturel zeytinyağının tadını ve kalitesini kullanılan gübreden zeytinin toplanma şekline hasat zamanına, yöre ikliminden toprağın verimine ve zeytin sıkma tesislerinin özelliklerine ve depolama şekline kadar her şey belirlemektedir. 
Modern teknoloji zeytinyağının sağlıklı koşullarda kendine özgü lezzetini kokusunu yitirmeden ve neredeyse el değmeden üretilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde zeytin kontinü çalışan zeytin sıkma tesislerinde yağa dönüştürülmekte ve zeytinyağı elde edilmektedir.

Üretilen zeytinyağının kalitesini belirlemek ise bambaşka bir uzmanlık alanıdır. Natürel zeytinyağında kalite dendiğinde İki faktör önem taşır. Birincisi, kimyasal analizlerle ölçülebilen serbest yağ asidi oranıdır. İkinci faktör ise tad ve kokunun tespit edildiği duyusal analizdir. Tadım uzmanları tarafından gerçekleştirilen bu işleme duyusal analiz degüstasyon” adı verilir. 
Kaliteli Zeytin yağının üretim aşamasında ısıyla temas etmemesi gerekiyor. Bu nedenle sağlıklısı Riveriya değil Sızma olanıdır. Aslında en doğrusu, kokusuna alışıp mümkün olduğunca az veya hiç rafine edilmemişi kullanmaktır.
Türkler, Anadolu'yu Doğu Roma İmparatorluğu'ndan devralırken, Romalılar'ın zeytinyağı kültürünü korudular, korumanın da ötesinde zenginleştirdiler.

Anadolu'daki kültürler mozaiği Osmanlı potasında eridi ve ortak bir Anadolu kültürü oluştu. Zeytinyağlı yemeklerin Osmanlı mutfağında daima çok özel bir yeri oldu. Zeytinyağıyla yapılan yemekler, Osmanlı döneminde şehirden köylere kadar yaygınlaştı. Osmanlı mutfağı, bugünkü yemek kültürümüzün de temelini oluşturdu.

Türkiye'de zeytinyağı deyince hayali bir Samsun-İskenderun hattından söz edilir. Buna göre zeytinyağlı yemekler, en çok bu hattın batısında kalan bölgede yoğun bir şekilde yapılır. Zeytin ağaçlarının buralarda yetişmesi de, bunun bir göstergesidir. Bu durumun tek istisnası Gaziantep, Hatay  ve çevresidir. Bu bölgede zeytinyağı üretilir ve birçok zeytinyağlı yemek severek yenir.

Ege kıyılarına baktığımızda ise, bölge insanının zeytinyağıyla birlikteliğinin sabah kahvaltısında başladığını görürüz. Sabahları sofraya bir çanak zeytinyağı getirilir, üzerine kekik ve kırmızı biber ekilir ve ekmek banılarak yenir. Hele de kaliteli bir yağ ise lezzetine doyum olmaz. Zeytinyağlı yemekler, dünyada "soğuk başlangıç yemekleri" kategorisinde değerlendirilse de, bu sınıflandırmanın Türk mutfağı için tam doğru olduğu söylenemez. Çünkü zeytinyağlıları yemeğin başında ve az miktarda yemek, bizlerin yemek alışkanlıklarına uymaz. Türkiye'de zeytinyağlılar, ana yemekler arasında kabul edilir. Yüzyıllardır, sıcak yaz günlerinde hafif ve serin bir yemek yemek için zeytinyağlılar tercih edilir.
Sağlıklı beslenmeye katkısı dünyaca onaylanmış zeytinyağının vücudumuzda faydalı olmadığı organ hemen hemen hiç yok. Zeytinyağı sağlık açısından insanlığa sunulmuş en büyük hediyedir. Anne sütü kadar yararı olduğu söylenilen zeytinyağının mucizevi etkisini saçlardan, dişlere, kemiklerden beyne kadar vücudun her organında görmek mümkündür.
Zeytinyağı gelişme çağında beynin gelişimini hızlandırarak, kemikleri güçlendiriyor. İçerdiği E, A, D ve K vitaminleri sayesinde hücreleri yeniler, doku ve organların yaşlanmasını geciktirir. Beynin daha uzun süre sağlıklı ve zinde kalmasını sağlar. Mideyi ülsere karşı korur. Kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürerek, kalp krizi riskini azaltır. Aynı şekilde, bağırsak, idrar yolları ve safra kesesi hastalıklarının azaltılmasında da etkilidir.
Zeytinyağından maksimum faydayı sağlayabilmek istiyorsak, yemeği pişirirken, zeytinyağını yakmamalıyız. Ben genellikle zeytinyağlı pişirken yağını yemeği ocaktan indirmeden 5 dakika önce ekliyorum. Hem daha sağlıklı oluyor hem de daha lezzetli.
Zeytinyağlı yemekleri çok severim. Her tür  sebzeyi Sadece haşlayıp zeytinyağ,limon ve sirke ile tatlandırarak çok lezzetli garnitürler hazırlayabilirsiniz.
Zeytinyağlı sebze dizme de son derece lezzetli oluyor.Bazı çocuklar patlıcan sevmeyebiliyorlar, çocuklarınızın da yemesini istiyorsanız sadece kabakla da yapabilirsiniz.
Gelelim nasıl yapıldığına;
MALZEMELER
2 patlıcan
2 kabak
4 diş sarımsak
1 çay kaşığı kekik
4 Domates
2 ortaboy soğan
2 adet kapya (kırmızı biber)
tuz
çeyrek su bardağı zeytinyağı
Önce yemeğin sosunu hazırlayalım. Domateslerin, soğan ve sarımsakların kabuklarını soyup, blenderdan geçirelim.İçine kekik ve tuzunu da ekleyip kenara alalım.

Kabak, patlıcan ve biberleri para para ince doğrayalım. İsteğe bağlı olarak sebzeleri  kızartıp sonra kullanabilirsiniz.Kızartınca daha lezzetli oluyor. Tercihim kızartılmamasından yana bir  patlıcan,bir kabak ve bir biber olacak şekilde küçük bir karnıyarık tenceresine dizelim.


Üzerine domatesli sosunu gezdirip önce orta sonra da kısık ateşte pişirelim.  Ocaktan İndirmeden 5-6 dakika önce zeytinyağını dökelim. Soğuk olarak servis edelim.


Afiyet olsun.


Bolonez Soslu Lazanya

 Lazanya, peynir, domates sosu veya bir tür et sosu ile yapılan İtalya asıllı bir yemektir. Farklı katmanlarda ve farklı şekillerde yapılabilen yemeğe,  parmesan (grana padano), ricotta veya mozzarella peyniri eklenebilmektedir. Lazanya sözcüğü, başta pişrme kabının adı olsa da, günümüzde sadece yemeğin adına lazanya denilmektedir. İngilizce konuşan ülkelerde "lasagne" sözcüğü kullanılsa da Amerika'da "lasagna" olarak geçmektedir.

Lazanya için farklı tarifler mevcuttur. Ispanak ve peynirden yapılmış "Lasagne Verdi"(yeşil lazanya)da mozarella peyniri, klasik türdeki "Lasagne alla Bolognese" sadece Parmesan peyniri kullanmaktadır. İtalya'da olmadığımıza göre biz de ağız tadımıza uygun istediğimiz peynir çeşidini ekleyebiliriz. Genel olarak domates sosları  ile  "besciamella" (Beşamel sos) kullanılmaktadır.

Ancak temel tariflerin dışına çıkıldığında, deniz ürünlü, etli, sebzeli lazanyalar görülebilmektedir. Łazanki ise Belarus ve Polonya gibi Doğu Avrupa'da yenilen bir lazanya çeşididir.

Kızımın favorilerindendir.Lazanyayı ne zaman yapsak aklıma Garfield gelir.Hapur hupur lazanya yemesi. Her zaman iştah açıcıdır.

Lazanya hamurunu hazır olarak satın alabiliyoruz. Barilla'nın lazanyasını alırsanız haşlamanıza gerek yok. Püf noktası beşamel sosunu biraz sıvı hazırlamaktır.Gelelim yapımına;


 MALZEMELER
İÇ HARCI
2 orta boy kuru soğan
500 gr  kıyma
2 havuç küçük küpküp doğranmış
1 küçük kereviz veya 4-5 dal kereviz sapı ve yaprakları
500 ml domates rendesi
1 su bardağı kırmızı şarap (isteğe bağlı ama lezzet katıyor)
2 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
BEŞAMEL SOSU
50 gr tereyağı
2 çorba kaşığı  tepeleme un
1 litre süt

15 adet lazanya
150-200gr rendelenmiş kaşar

Kuru soğanları küçük küçük doğrayın. Büyük bir tavanın içine kuru soğanları,kıymayı, küp şeklinde doğranmış havuç ve kerevizleri,tuzu, karabiberi ve domates püresini koyup suyu çekilene kadar pişirin.
Suyunu çekince 1 kadeh şarabı ekleyin suyunu çekene kadar iyice pişirin.

Orta büyüklükteki bir tencereyi ocağa koyup altını açın; tepeleme 2  kaşık unu rengi değişene kadar sürekli karıştırarak birkaç dakika kavurun ve tereyağını ekleyip biraz daha çevirin.. Bir çırpma teli ile aynı işlemi yaparken yavaş yavaş sütü ilave edin. Sütü eklerken çırpma işini hızlı yaparsanız topaklanma olmadan beşamel yapmayı başarıabilirsiniz. Süt kaynayıp biraz koyulaşıncaya kadar sürekli karıştırmak gerekiyor. Sonra ocağı kapatın.Fırını 200 derecede açın;  fırın ısınırken lazanyayı hazırlamaya başlayalım.
Dikdörtgen bir fırın kabını yağlayın. en altı beşamel ile incecik sıvayın.

Üzerine  3 adet lazanya dilimini yan yana koyup üzerine  bolonez sostan azar azar lazanyaların üstüne  gezdirin.  Bolonez sosu dörde bölüp kullanmanız her katta eşit dağılması için büyük kolaylık sağlıyor. 


Bolonez sosun üstüne biraz rendelenmiş kaşar serpip, üzerine beşamel gezdirin.
Beşamel sosu idareli kullanın çünkü üstüne yeterince sos kalmazsa kuru olacaktır. Her katta sosun beşte birini kullanmanız gerekiyor. Lazanyamızda 5 kat lazanya hamuru kullanacağız.
Tekrar lazanya, bolonez sos kaşar ve beşamel koyup 4 kat bunu tekrarlayın. En üstüne kalan 3 lazanyayı daha koyup kalan  beşamel sosu dökün. ve kalan kaşarı serpin.


Bunları yaparken arada ısınmış olan fırında yaklaşık 30 dakika  kadar üzeri kızarana kadar pişirin. Süreyi kendi fırınınıza göre ayarlamanız gerekebilir.10 dakika dinlendirdikten sonra servisini yapabilirsiniz. Afiyet olsun.
  





Zeytinyağlı Kereviz

Lezzetli zeytinyağlı yemekler pişirmek istiyorsanız işte sırlarım;

Yemeğinizi hep ağır ateşte pişirin.

Yemeğin buharının yani lezzetin,in içinde kalması için gerekiyorsa yemeğin üzerine ikiye katlanmış yağlı kağıt örtün.

Zeytinyağlı yemeğinizi cam yada tercihen porselen servis kabına sıcakken aktarıp, kapağını kapatın.Soğuyana kadar da kapağını açmayın. Yemeğiniz rengini ve parlaklığını kaybetmesin.

Yemeğin yağını indirmeden 5-6 dak önce ekleyin daha önce kesinlikle yağı koyup yakmayın.

Her ne kadar zeytinyağlı yemeğe şeker konulur ise de bazı sebze yemeklerine limon yakışmaktadır.


MALZEMELER

1 kg kereviz sap ve yaprakları ile
2 adet havuç
1 büyük patates
2 baş kuru soğan
1-2 limonun suyu
tuz
1/2 su bardağı zeytinyağı
Dereotu
1.5 su bardağı su
isteğe bağlı olarak şeker ekleyebilirsiniz.
kerevizler için 1 kaşık un ve su.

Kerevizin kabuklarını soyup, irice doğrayıp, kararmaması için unlu suya atın ve pişirmeden hemen önce süzün,
Patates ve havuçları soyun ve irice doğrayın.
Soğanları halka halka dilimleyin.
Tencereye sırasıyla, soğan, havuç, patates ve kerevizler ile kreviz yapraklarını dizin.
1,5 bardak su,limon suyu ve tuzunu ekleyip, yüksek ateşte 1 taşım kaynatın ve ocağı en kısığa alarak kerevizler yumuşayana kadar pişirin.Ocağn altını kapatmadan 5 dakika önce zeytinyağını ekleyin.
Kerevizleri 1 gece dolapta bekletirseniz lezzeti daha da güzel olacaktır.



Üzerine dereotu doğrayıp, soğuk olarak servis yapın.
Afiyet olsun.

2 Mart 2013 Cumartesi

Zeytinli Ekmek


Bugünlük son ekmek tarifimi de vermek istiyorum. Zeytinli ekmek yapılışı cevizli ekmek ile birebir aynı olup sadece 2 malzemede değişiklik yapıyoruz.Ceviz yerine zeytin, cevizyağ yerine de zeytinyağı kullanıyoruz.Önceki tariflerimde örgü ekmek hariç hep kalıp kullanın diye yazdım ama ilk mayalanma sonrası hamuru yoğurduktan sonra kendiniz de şekil verip, yağlı kağıt serilmiş ya da yağlanıp unlanmış tepside pişirebilirsiniz. 
 MALZEMELER

500 gr tam buğday unu
150 cc su
150 cc süt
1 paket maya  
1 yemek kaşığı bal (toz şeker ya da pekmez de olur)
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay bardağı dilimlenmiş zeytin (zeytinlerin suyunu iyice sıkıp, kağıt peçete ile kuruladıktan sonra kullanınız)
10 gr tuz
YAPILIŞI
  • Su ve sütü ılıtıp, içine bal ve mayayı ekleyip karıştırın.
  • Unu, tuzu, elekten geçirin.
  •  Elenmiş un ve tuza hazırladığınız mayalı sıvı karışımı ekleyip iyice yoğurun.

  • Yoğururken zeytinyağını da ekleyin. 
  • Nemli bir bez örterek bir(kaç) saat mayalandırın.
  • İlk mayalanma süresinin sonunda dilimlenmiş zeytinleri (önemli: zeytinlerin suyunu iyice sıkın ve kağıt peçeteyle kurulayın) ekleyerek ekmek hamurunuzu tekrar yoğurun.
  • Hamurunuzu yağlanıp unlanmış kalıba koyup, ellerinizi suyla ıslatarak , ekmeğin üstüne sürün.

  • Bıçakla paralel kesikler atıp, üstüne un serpin.
  • En az yarım saat ideali 1 saat daha mayalandırın.
  •  225 dereceye kadar önceden ısıtılmış fırında 35 dakika pişirin.

Soğuduktan sonra dilimleyip afiyetle yiyiniz.


Cevizli Ekmek


Bu sabah çok yakın bir arkadaşıma kahvaltıya gittim. Bu nedenle akşamdan cevizli ekmek yapıp, sürpriz olsun diye de kesikler atmaktansa ekmeğe onun adını yazdım.

Tabii ekmeği keserken duygusal anlar yaşamadık değil, ama hoş bir sürpriz oldu. Her şeyin hazır alındığı ve yoğun tembellik yaşanan günümüzde sizler de sevdiklerinize bu tarz minik hoş sürprizler yapabilirsiniz.

Aşağıda malzemelerini gördüğünüz gibi genelde gramajlar hep aynı sadece bu tarifte cevizyağı ve ceviz ekliyoruz. Ceviz yağını nereden alacağız derseniz büyük marketlerde bulabilirsiniz. Aşağıya resmini ekledim

MALZEMELER

500 gr tam buğday unu
150 cc su
150 cc süt
1 paket maya  
1 yemek kaşığı bal (toz şeker ya da pekmez de olur)
2 yemek kaşığı ceviz yağı
1 avuç ceviz
10 gr tuz
 
YAPILIŞI
  • Su ve sütü ılıtıp, içine bal ve mayayı ekleyip karıştırın.
  • Unu, tuzu, elekten geçirin.





  •  Elenmiş un ve tuza hazırladığınız mayalı sıvı karışımı ekleyip iyice yoğurun.

  • Yoğururken ceviz yağını da ekleyin. 
  • Nemli bir bez örterek bir(kaç) saat mayalandırın.
  • İlk mayalanma süresinin sonunda cevizi ekleyerek ekmek hamurunuzu tekrar yoğurun.
  • Hamurunuzu yağlanıp unlanmış kalıba koyup, ellerinizi suyla ıslatarak , ekmeğin üstüne sürün.
  • Bıçakla paralel kesikler atıp, üstüne un serpin.
  • En az yarım saat ideali 1 saat daha mayalandırın.
  •  225 dereceye kadar önceden ısıtılmış fırında 35 dakika pişirin.
  • Soğuduktan sonra dilimleyip afiyetle yiyiniz.